DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34280873.79095%
İstanbul
10°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Deniz Zeyrek – Kendilerini mi ülkeyi mi düşünüyorlar?

Deniz Zeyrek – Kendilerini mi ülkeyi mi düşünüyorlar?

ABONE OL
Eylül 9, 2023 11:57
Deniz Zeyrek – Kendilerini mi ülkeyi mi düşünüyorlar?
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Deniz Zeyrek

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra üçüncü kez bir araya geldiğinde, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Ali Babacan gibi muhalefet liderleri boşanma davası açıp “mal paylaşımı” derdine düşmüş öfkeli çiftler gibi hareket ediyordu.

– Önce Erdoğan‘ın açıklaması geldi.

Cumhur İttifakı partileri 31 Mart 2024 günü yapılacak yerel seçimlerde 81 ilde iş birliği yapma kararı almıştı. Erdoğan ve Bahçeli’nin hedefi, muhalefetin elinde alan 11 Büyükşehirden en az altısını (İstanbul, Ankara, Hatay, Mersin, Adana, Antalya) geri almaktı. Aynı şekilde büyükşehir olmayan birçok ilde de belediyeyi Cumhur ittifakından bir partinin alması amaçlanıyordu.

– AK Parti ve MHP’nin kurmayları 81 ilde yapılacak iş birliğinin modelitelerini görüşmeye hazırlanırken, ikinci açıklama İYİ Parti lideri Meral Akşener’den geldi.

Youtube yayınlarıyla çok ses getiren gazeteci büyüğüm Fatih Altaylı‘ya konuşmuştu Akşener ve çok net bir şekilde 81 ilde kendi adaylarını göstermek istediklerini, İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesini de göze aldıklarını anlatmıştı.

★★★

Normal şartlar altında, her partinin kendi adayını çıkardığı bir ortamda en doğru karar bu olsa gerek. Böylece bütün partiler boylarının ölçüsünü alır. Halkta karşılık bulan partiler büyüyerek yoluna devam eder, yetersiz kalan partiler tarihin tozlu raflarında kaybolur gider.

Ancak Türkiye siyaseti 16 Nisan 2017 günü yapılan referandumdan bu yana normal olmayan şartlarda ilerliyor.

Geçmişte seçimlerden sonra Parlamento çoğunluğunu yakalamak için zaman zaman koalisyonlar kuruluyordu.

Şimdi seçimlerden önce ittifaklar kuruluyor.

Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde “yüzde 50 artı 1” gerektiğinden ittifak kaçınılmaz ve zorunlu hale geliyor. 2018, 2019 ve 2023 seçimlerinde yeni sistemin getirdiği tuhaf ittifak modelini ne yazık ki hep birlikte deneyimlemiş olduk.

★★★

Bir tarafın ittifak yaptığı bir ortamda, diğer tarafın ayrı ayrı seçimlere katıldığı bir siyaset modelinin sonuçları ne olur sizce?

Yanıt çok net:

Bazı partilerin tek başına seçim zaferi kazanacağı iller dışında her yeri ittifak partileri alır.

Örneğin Diyarbakır’ı, Van’ı ve Mardin’i HDP/Yeşil Sol Parti, İzmir’i, Muğla’yı Tekirdağ’ı belki CHP alır. Ancak geri kalan illeri AK Parti, MHP, Yeniden Refah Partisi, HÜDAPAR kendi aralarında pay eder.

Peki bunu Akşener ya da son kararını destekleyen İYİ Parti yöneticileri görmüyor mu?

Pek ala görüyorlar.

Bu soruyu önde gelen bir İYİ Parti’liye açık açık sordum. Ne dedi biliyor musunuz?

Aynen aktarayım:

“Bunu yapmayıp o zaman hep birlikte partinin kapısına kilit vurup CHP’ye mi katılalım.”

Başka bir İYİ Parti’li de hata üzerine hata yapan Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin tavırları nedeniyle Akşener ve kurmaylarının böyle bir karar aldığına dikkat çekti.

★★★

Lafı eğip büküp uzatmaya gerek yok: İktidar bu derin ekonomik kriz ortamında muhalefetin beceriksizliği ve yanlış kararları yüzünden 28 Mayıs’ta zaten bir seçim zaferi kazanmıştı.

(28 Mayıs’tan sonra ekonomik sorunlar vatandaş açısından daha da büyümesine karşın) 31 Mart 2024 günü yapılacak yerel seçimlerde, yine muhalefetin yanlış kararları nedeniyle gelecek yeni bir seçim zaferi, iktidarı mevcut politikalarını daha da ağırlaştırarak sürdürme konusunda daha da cesaretlendirecektir.

Bir sonraki seçime kadar geçecek dört yıl boyunca, öncelikle vatandaş kemer sıkmaktan bir hal olacak. Yoksulluk daha da derinleşecek. Ayrıca (geride kalan 21 yılda zaten silikleşen) denetim aygıtları hepten tarih olabilir. Yasama, Yürütme ve Yargı organlarının “güçler ayrılığı” ilkesi doğrultusunda (zaten çok zayıflayan) “uyumlu işleyişi” tamamen yok olabilir. Daha da önemlisi adaleti, temel hak ve özgürlükleri artık mumla arar hale gelebiliriz. Daha çok siyasetçi, daha çok gazeteci, daha çok aydın ve akademisyen cezaevlerine konulabilir.

“O koşullar altında 2028’e geldiğimizde İYİ Parti ya da CHP kalır mı” sorusunu sorup dürüstçe cevap vermemiz gerek.

Koltuğu kaybetmemek için insan üstü bir çaba sergileyen Kılıçdaroğlu ve CHP’ye kızıp partisini kanıtlama çabası içine giren Akşener, 31 Mart 2024 günü siyasetçiler olarak sadece boylarının ölçüsünü alacaklardır. Oysa ülke siyaseti ve demokrasimizin başına gelecekler bu kadar basit olmayabilir.

O gün ağır bedellerin ödeneceği bir dönemin başlangıcına dönebilir.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r