Lübnan’da yaklaşık 27 bin Türk vatandaşı yaşıyor ve bu vatandaşların büyük bir bölümü, 1936’dan bu yana ülkede bulunuyor. İkinci ve üçüncü nesil Türkler, Lübnan’ın toplumsal dokusuna entegre olmuş durumda.
Ancak İsrail’in artan saldırıları ve Lübnan’daki krizin tırmanması, birçok vatandaşı Türkiye’ye geri dönme talebinde bulunmaya yöneltti. Türkiye, bu süreci etkin bir şekilde yöneterek, Dışişleri Bakanlığı ve Beyrut Büyükelçiliği aracılığıyla 4 binden fazla vatandaşın tahliye taleplerini kayıt altına aldı.
Türkiye’nin savaş gemileri ve amfibi gemilerle yürüttüğü tahliye operasyonu, bölgedeki diğer ülkelerle kıyaslandığında oldukça dikkat çekici. Diğer ülkeler, vatandaşlarını tahliye etmek için Trablus Limanı’nı kullanırken, Türkiye, doğrudan Beyrut Limanı’na savaş gemileri göndererek hem hızlı hem de etkili bir tahliye süreci yürütüyor.
İsrail’in Lübnan’a yönelik hava saldırıları, özellikle güney Lübnan ve Beyrut çevresinde yoğunlaşıyor. Beyrut Havalimanı etrafındaki bombalamalar ve sivil altyapının büyük ölçüde hasar görmesi, bölgedeki güvenliği tehdit ediyor. İsrail, Hizbullah’a yönelik askeri operasyonlarını sürdürürken, Lübnan’da yaşayan siviller ciddi bir tehlike altında.
Türkiye’nin Lübnan’daki tahliye operasyonu sadece vatandaşların güvenliğini sağlamakla sınırlı değil. Türkiye, Lübnan’da yaşanan insani krize karşı da aktif bir şekilde yardım götürüyor. Güney Lübnan ve Dahye gibi bölgelerde barınma sorunu yaşayan insanlara gıda yardımı ulaştıran Türkiye, Lübnan halkına da destek sunmayı sürdürüyor.
Türkiye, Beyrut Limanı’nın 2020’deki patlama sonrasında büyük zarar görmesine rağmen, Lübnan’a ilk ilaç yardımını ulaştıran ülkelerden biri olmuştu.
POLİTİKA
1 saat öncePOLİTİKA
1 saat önceSPOR
1 saat önceSPOR
1 saat önceSPOR
1 saat öncePOLİTİKA
1 saat öncePOLİTİKA
1 saat önce