Sinema salonlarında 21 Temmuz’da başlayan “Barbie” ve “Oppenheimer” filmlerinin etkisi hala sürüyor. Biri oyuncak dünyasının en ünlü isminin feminist manifestosu, diğeri atom bombasının mucidinin hayatı…
Pandeminin ardından güç kaybeden sinemayı yeniden ayağa kaldırdığı söyleyen “Barbie” ve “Oppenheimer” filmleri, kısaca “Barbenheimer” bir emekli öğretmenin hayatını etkiledi.
Eşinin babası, atom bombasının babasıyla üçüncü kuşaktan kuzen olan beş torun sahibi, Boston Üniversitesi’nden emekli öğretim üyesi Barbara Oppenheimer, yazı oldukça hareketli geçirmiş.
Slate gazetesine verdiği röportajda yüksek sesle adını söylediğinde birçok kişinin şaka yaptığını düşündüğünü anlatan Barbara Oppenheimer, gençlik yıllarından bu yana Barbie lakabını kullandığını da söyledi.
“Otele giriş yaparken ‘Barbie Oppenheimer!’ dedim. Adam, ‘Benimle dalga mı geçiyorsunuz?’ dedi” şeklinde anısını anlatan emekli öğretim üyesi, 21 Temmuz’da iki filmin aynı anda vizyona çıkması sonrası üniversite arkadaşlarından esprili mesajlar aldığını anlattı.
“O hafta sonu filmler çıktığında dünyanın dört bir yanındaki üniversite arkadaşlarım bana mesaj attı, ne var ne yoksa yazdılar, bilirsiniz işte ‘bomba ve sarışın bomba’ gibi şeyler” diye konuştu.
Eşinin uzaktan akrabası olan J. Robert Oppenheimer hakkındaki filmi gösterime girdiği hafta eşiyle izleyen kadın, yönetmenin fizikçiyi onurlandırarak “iyi bir iş” çıkardığını düşünüyor.
Bir zamanlar bilim alanında çalışmış biri olan öğretim üyesi Oppenheimer, J. Robert Oppenheinmer’ın “ahlaki ikilemlerinin” incelenmesini özellikle “ilgi çekici” bulduğunu belirterek şunları söyledi:
“Onun bu sorularla uğraşmasını ve bunun siyasallaşmasını seyretmek… Bence en ilginç sahnelerden bazıları, o dönem Los Alamos’ta çalışanların hissettiği vatanseverlikle ilgili olanlardı.”
SPOR
13 dakika önceSPOR
13 dakika önceSPOR
1 saat önceSPOR
1 saat önceDÜNYA
1 saat önceDÜNYA
1 saat önceDÜNYA
1 saat önce