Türkiye, birçok seri katilin inanılmaz cinayetlerine tanıklık etti. Emniyet kayıtlarında “Seri katil’ olarak yazılmasa da Türk toplumu geçmişte bu katilleri “CANAVAR” olarak nitelendirdi. Yıllar sonra bu canavarlar için, seri cinayetler kavramı yerine ‘Seri katil’ denilmeye başlandı. Her katilin kendine özgü yöntemi yöntemleri bulunuyor. Kimisi silah kimisi ise bıçak, kimisi ise farklı materyal kullanarak cinayetleri işledi. Ortaya çıkan ürkütücü tablo ise bazı seri katillerin işledikleri cinayet sayısının bilinmemesi. İşte bunlardan biri 32 yıl öncesine dayanıyor.
Tarih yaprakları 12 Kasım 1992 yılını gösteriyordu. İstanbul Emniyeti’nin A bölgesi kanalında yoğun bir muhabere yapılıyordu. Haber merkezi, polis ekiplerini Avcılar’da bir ilkokulun bahçesinde işlenen bir cinayet vakasına yönlendiriyordu. Önce ilçe ekipleri ardından cinayet masası anons edildi. Bu sırada polis telsizini başka bir görevli de dinliyordu. Bu kişi Sabah Gazetesi’nin A bölgesinden sorumlu polis muhabiri Salih Aluş’tu. Aluş, Bakırköy bürodan şoförüyle birlikte fırlayarak hemen olay yerine gitti.
Olay yerine giden gazetecilerden biri olan Salih Aluş, fotoğraf makinesinin deklanşörüne basarken diğer yandan bilgi almaya başladı. Aluş “Olay yerine gittiğimde bir kadın cesedi vardı. Tabii sonradan elde ettiğim bilgiler kadına tecavüz edildiği, bıçaklanan kadında boğulma izi de bulunduğu yönündeydi. Yani genç kadın korkunç bir cinayete kurban gitmişti. Ben bu olayı takip ettim” dedi.
Aluş, Avcılar’da yaşanan bu tecavüz olayıyla ilgili polis ekipleriyle irtibattaydı. Ancak cinayette bir gelişme yoktu. Tam bu olaydan 4 ay sonra yani 23 Şubat 1993 günü İstanbul Emniyeti’nin A bölgesinin telsiz kanalı yeniden yoğun bir muhabereye girdi. Adreste bu kez Avcılar Üniversite kampüsü bahçesi veriliyordu. Tüm ekipler olay yerine giderken yine telsizleri dinleyen Salih Aluş için de yeni bir görev daha çıkmıştı.
Bu anonsları duyunca hızla olay yerine gittiğini belirten Aluş, şöyle konuştu: “Biz gazeteciler için de cinayet vakaları çok önemlidir. Olay yerine gittiğimde burada da bir genç kadının öldürüldüğünü gördüm. Bu genç kız da tecavüz edilmiş ardından bıçaklanarak öldürülmüştü. Ayrıca boğulma izleri de vardı. Aynen ilk olaya benziyordu. 4 ay önce baktığım diğer olay çözülmemişti. Polis olay yeri incelemesini yaptı. Tabii o yıllarda öyle DNA analizi yapılmıyordu. Teknik olarak da çok gerilerdeydik.”
Son 4 ayda işlenen bu iki vahşette benzerlikler vardı. Katil zanlısı bir kişi miydi? Olay yerlerinde o döneme göre çalışma yapıldı. Avcılar’da bir sapık katil alarmı vardı. Kayıtlarda polisin dikkatini çeken 3 olay oldu. Bu iki cinayetten bir yıl öncesinde yani 1992 ekim ve kasım aylarında 3 ayrı genç kız bir sapığın bıçaklı cinsel saldırısına uğramıştı. 3 genç kız da aynı eşkali vermişti. Polis bu 3 olayı gerçekleştiren şüphelinin 2 cinayet işlediğine inanıyordu. Ancak katil kimdi? Yakalanacak mı? Bu olaylar çözülecek miydi? Aslında bu olayların cevabı resmi olarak asla bilinmeyecekti.
Tarih yaprakları 1 Temmuz 1993’ü gösteriyordu. Merter’te yaşanan bıçaklı kavganın anonsu polis telsizinden geçti. Bıçakla yaralananlar vardı. Bu anonsları duyan polis muhabiri Salih Aluş, daha sonra yine kendisi gibi bir polis muhabiri olacak olan şoförü Erol Akkır ile hemen olay yerine gitti. Aluş olay yerine gittiğini belirterek “Gençler arasında kız yüzünden bıçaklı kavga yaşanmıştı. Aldığım bilgilere göre, Sait ve arkadaşı, kız arkadaşının bir kişiyle konuştuğunu görmüş. Kavga bunun için çıkmış nasıl konuşursun falan diye. O kızla konuşan kişi de Yavuz adlı biriymiş. Kavga edince Yavuz adli kişi bunları bıçaklamış. Sait olay yerinde ölmüş. Katil zanlısı sonra bir taksiciyi de yaralayarak olay yerinden kaçmıştı. Haberimizi hazırladık. Polis de katilin peşine düşmüştü” dedi.
Salih Aluş’un o gün yazdığı haber Sabah Gazetesi’nin iç sayfasında “Merter’de kız yüzünden düello; 1 ölü 2 yaralı’ başlığıyla küçük bir şekilde kullanıldı. Haberin çıktığı gün Aluş polisten yazdığı bu olayla ilgili istihbarat bilgisi aldı. Güngören’in tecrübeli araştırma ekipleri olaydan sonra kaçan katil zanlısı Yavuz Yapıcıoğlu’nu yakalamıştı. Bu bilgiyi alır almaz arkadaşı Erol Akkır’la hızla araştırma birimine gittiğini belirten Aluş “Hemen gittim. Katil zanlısının emniyetten çıkarken fotoğrafını çektim. Polis ekipleri olaydan sonra kaçan bu şahsı Avcılar’da yakalamıştı. Katil zanlısı genç bir çocuktu. Beyaz gömlekliydi. Öldürülenin de resmini buldum. Ve Bakırköy büroma dönerek haberimi yazdım” dedi. Salih Aluş, daha sonra yıllarca konuşulacak Türkiye’nin en azılı seri katilinin fotoğrafını çektiğini bilmiyordu.
Salih Aluş’un çektiği bu fotoğraf karesi, bir gün sonra gazetede “Kanlı Düello” diye üçüncü sayfada girebildi. Türkiye’nin acımasız seri katillerinden biri olacak olan Yavuz Yapıcıoğlu’nun bir olayda ilk kez fotoğrafı çekilmişti ve bu gazetede yayınlanan ilk fotoğraf karesi oldu. Yıllarca da kimse bu haberin yayınladığı tarihi bile hatırlayamadı. Bu yapılan haberden bile kimsenin bilgisi olmadı. Ve bu haber unutuldu. Çünkü Google’da “Yavuz Yapıcıoğlu” diye arandığınızda karşınıza ilk işlediği bu cinayet vakasının 1994 yılında yaşandığının yazıldığını görürsünüz.
Salih Aluş bu haberleri yaptıktan sonra, baktığı bu olaylarla ilgili bir gelişme duymadığını belirterek “O baktığım iki tecavüz olayında bir gelişme olmadı. Bu son olayda da katil yakalandı. Artık sonrası ne oldu tabii adliye tarafını hiç takip etmedim. Adliyeciler de takip etmedi. Önemsiz gördükleri içindir. Sonra neler oldu hiçbir bilgim yok” dedi.
Gazeteci Salih Aluş
Tarih yaprakları, 23 Aralık 2002’yi gösteriyordu. Çorlu polisi hızla verilen adrese geldi. Spor tesislerinde bulunan bekçi öldürülmüştü. Çilingirle içeri giren polis ekipleri, evde kalan gençlerden birinin cesediyle karşılaştı. Aynı gün o evde kalan bir başka gencin cesedi evin yakınında bulundu. 3 cinayet işlenmişti. Üç kişiyi de aynı kişi öldürmüştü. Yapılan araştırmada polis tanıdık bir isimle karşılaşıyordu. Katil zanlısı Yavuz Yapıcıoğlu’ydu.
Polisin karşısında artık bir seri katil vardı. 1993 yılında 3 kişiyi öldürerek Bayrampaşa Cezaevine konulan katil zanlısı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklar Hastanesi’nde ‘ceza ehliyeti yoktur’ raporu almıştı ve cezaevinden çıkmıştı. Cezaevinden çıktıktan sonra anneannesini öldürdü. Ardından seri cinayetlerine başladı. Ancak cezai ehliyeti olmadığı için tutuklanmıyordu. Tedavi için götürüldüğü hastanelerde de hep kaçıyordu. Tüm bu gerçekler Çorlu’da bambaşka bir duruma doğru gitti.
Bu son olayda yakalanan seri katil, yeniden Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklar Hastanesi’ne sevk edilerek burada muhafaza altına alındı. Daha sonra Çorlu’daki cinayet davalarından dolayı Tekirdağ’da Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. Mahkeme sanığın cezai ehliyetini Adli Tıp Kurumu’na sordu. Kurumun Gözlem Dairesi akıllı olduğu, 4. İhtisas Dairesi ise tersi yönünde rapor verdi. Mahkeme çelişkili raporun düzeltilmesini istedi. Adli Tıp Kurulu birbirine zıt iki raporu teke indirerek Akıllı ve cezai ehliyeti vardır” raporunu verdi.
Yavuz Yapıcıoğlu, polis kayıtlarına göre 18, ailesi ve görgü tanıklarına göre 43 kişiyi öldürdü ve birçok kadına tecavüz ettiği iddia edildi. Resmi olmayan bu kayıtlara göre Cumhuriyet tarihinde en çok cinayet işleyen seri katilidir. Bu cinayetleri 1992 ile 2002 yılları arasında gerçekleştiren seri katil Avcılar sapığı olarak da sonradan basında yer aldı.
Yavuz Yapıcıoğlu, işlediği vahşi cinayetlerden dolayı halen cezaevinde bulunuyor. İsmi Türkiye’nin en acımasız seri katilleri arasında yer aldı. Seri katilin ilk ve tek fotoğrafını çekerek ilk kez haberini yapan gazeteci Salih Aluş da şaşkınlığını gizleyemedi. Tam 32 yıl sonra baktığı olayda yer alan katil zanlısının daha sonra Türkiye’nin en acımasız seri katillerinden biri haline geldiğini ilk kez gördüğünü belirterek “Haberi siz bana gösterdiğinizde (Mustafa Şekeroğlu) ben hatırladım. Olaya gidip bakmıştım. Ama bu katilin sonradan öyle bir seri katil olduğunu açıkçası bilmiyordum. Siz bana söyleyince ben de yeni öğrenmiş oldum” dedi.
Salih Aluş, 1981 yılında Ankara’da basın dünyasına adımını attı. 1989 yılında İstanbul’a gelen Aluş, Tan, Sabah ve Vatan Gazetesi’nde polis muhabiri olarak çalıştı. Yaptığı atlatma haberleriyle ünlenen Salih Aluş’a ‘Sarı Tilki’ lakabı verildi. Birçok önemli haber yapan Aluş 2003 yılında emekli oldu.
DÜNYA
52 dakika önceGÜNCEL
3 saat önceGÜNCEL
4 saat önceDÜNYA
5 saat önceGÜNCEL
5 saat öncePOLİTİKA
5 saat önceGÜNCEL
5 saat önce