Esenler Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve Ziraat Katılım’ın desteği ile gerçekleşen 5. Esenler Film Festivali, ikinci gününde de sinemaseverlerden yoğun ilgi gördü.
Tarık Zafer Tuna’ya Kültür Merkezi’nde Batuhan Kalaycı moderatörlüğünde Belkıs Bayrak ve Bekir Bülbül; Abdullah Harun İlhan moderatörlüğünde Mehmet Bahadır Er ve Esra Demirkıran tecrübelerini genç sinemacılara aktardı.
Dr. Kadir Topbaş Kültür Merkezi’nde çocuk filmlerinin, Mazlum Kiper onuruna rol aldığı Ölümsüz Karanfiller ve yurt içi festivallerden çeşitli ödüller alan Erkan Tahhuşoğlu’nun yönettiği Döngü filmlerinin gösterimi yapıldı.
Atatürk Kültür Merkezi’nde ise dünya prömiyerini 49. Toronto Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleştiren ve çeşitli festivallerde ödüller alan Belkıs Bayrak imzalı Gülizar filmi sinemaseverler ile buluşurken; Azerbaycan’ın ödüllü yönetmenlerinden Elçin Musaoğlu’nun Türkiye prömiyerini 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yapan Meryem filminin İstanbul galası yapıldı. Büyük beğeni alan ve ayakta alkışlanan film sonrasında Rıza Oylum ve Batuhan Kalaycı’nın moderatörlüğünde yönetmen Elçin Musaoğlu, filmin başrol oyuncularından Ayshad Mammadov ve filmin yapım ortağı Suat Köçer seyircilerin sorularını yanıtladı.
Hakikati sinema yoluyla aradığını söyleyen Elçin Musaoğlu ‘Filmin içinde sır olması benim için çok önemli. Eğer bir filmde sır yoksa ben o filmi çekmem. Gençliğimde yazdığım senaryolarım vardı; ancak ben yaş aldıkça onlar sırlarını yitirdi. Ben de onları çekmedim. Meryem’de benim için de bir sır var. O sırrı ben de çözmedim. Bu filmi seyretmek için bir tek neden söylesem o da içindeki sırdır’ dedi.
Bir film izlediğinizde; artık eskisi gibi olamazsınız diyen Musaoğlu, Türk yönetmenleri çok beğendiğini; Yavuz Turgul’un filmlerini çok sevdiğini söyledi.
Günün son etkinliği ise festivalin jüri başkanlığını üstlenen Fikret Kuşkan’ın yönetmen ve yazar Prof. Dr. Cengis Asiltürk moderatörlüğünde gerçekleştirdiği ustalık sınıfı etkinliği oldu. Sinemaseverler ile kariyerine ve hayatına dair tecrübelerini paylaşan Kuşkan, gördüğü ilgi karşısında duygusal anlar yaşadı. Etkinliğe katılan 72 yaşında bir sinemaseverin oğlu söz isteyerek Mardin’de yaşayan babasının kendisine gönderdiği mesajı okudu. ‘Türkiye’de keşke birkaç tane daha Fikret Kuşkan olsa’ cümlesini duyan Kuşkan, gözyaşlarına hakim olamadı.
Yaşadıklarının oyunculuğuna büyük katkısı olduğunu belirten Kuşkan ‘7 yaşında çalışmaya başladım. Hem okuyup hem çalışıyordum. Aklınıza gelebilecek her iş yaptım. Böyle bir hayattan geldiğim için onur ve gurur duyuyorum. Beni ben yapan şeyler bunlar’ dedi.
Kendisini 21 yaşında, konservatuvarda okurken Alman görüntü yönetmeni Jürgen Jürges’in keşfettiğini söyleyen usta isim, oyunculukta ölünceye dek öğrenmenin bitmediğini, bu nedenle de kendisinin başardım demeden öğrenmeye devam ettiğini vurguladı.
Türkçe ile ilgili hassasiyetini de sevenleri ile paylaşan Fikret Kuşkan, dilimize yeterli özenin gösterilmediği konusunda sitem etti ve şu cümleler ile gençlerden Türkçe’ye değer vermeleri konusunda ricada bulundu ‘Türkçe beni ilgilendiriyor. Çünkü ben bir oyuncu olarak Türkçe’yi doğru kullanmak zorundayım. Evlatlarıma da bunu öğretmeye çalışıyorum. Lütfen dilimize hak ettiği değeri verelim’
Usta oyuncu, Mehmet Âkif Ersoy’u canlandırdığı ‘Âkif’ dizisi ile ilgili gelen sorular üzerine rolü için 6 ay çalıştığını belirtti. O dönemde rüyalarında bile Mehmet Âkif’i görmeye başladığını söyleyen Kuşkan ‘Hakkında her şeyi okudum, araştırdım. Öğrenmediğim hiçbir şey kalmadı. Onun hakkında bilmediğim birçok şey olduğunu gördüm’ dedi.
GÜNCEL
31 dakika önceGÜNCEL
1 saat önceDÜNYA
2 saat önceGÜNCEL
2 saat öncePOLİTİKA
2 saat önceGÜNCEL
3 saat önceGÜNCEL
3 saat önce