Haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 17 oy alarak Almanya’nın en çok oy alan ikinci partisi konumuna gelen, 1 Eylül’de iki eyalette yapılan seçimlerde yüzde 30’un üstünde oy alarak Almanya siyasetinde şok etkisi yaratarn aşırı sağcı AfD’nin en önde gelen siyasetçilerinden olan Dr. Maximilian Krah, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayan bir video mesaj yayınladı.
Konuşmasına Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayarak başlayan Krah, Alman-Türk ortaklığını önemsediklerini ve Türkiye’nin giderek önem kazanan bir ülke olduğunu vurguladı.
Almanya ve Türkiye’nin 100 yıllık bir dostluk tarihi olduğunu ve iki ülkenin fırsatları daha müşterek değerlendirmesi gerektiğini belirten Krah, göç dalgasını iki ülkenin beraber sona erdirebileceğini, Türkiye’nin birçok konuda ideal bir ortak olduğunu ifade etti.
Krah’ın açıklaması şöyle:
“Türkiye’nin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum. Bu, Alman-Türk ortaklığının geleceği hakkında konuşmak için değerli bir fırsat. Çünkü kesin olan bir şey var ki, Türkiye bizim için de dahil olmak üzere giderek önem kazanıyor. Bu fırsatlardan yararlanmalıyız!
Savaş sonrası dönem sona erdi. Almanya’nın dış ve Avrupa politikası kendini yeniden yaratmalı. Eski dostlarımız olan Türkleri hatırlama zamanı geldi. Almanya ile Türkiye’yi yüz yıllık bir dostluk, güven ve iş birliği bağı bağlamaktadır. I. Dünya Savaşı’nda silah arkadaşlığı yaptık ve günümüzde de NATO’da bu dostluğu sürdürmekteyiz. Milyonlarca Türk Almanya’da yaşadı, birçoğu hala burada.
Solingen’deki korkunç saldırının akşamında Türk arkadaşlarımla bir araya geldim ve Almanya’nın içinde bulunduğu durumdan dolayı gözlerinde dehşeti gördüm.
Alman politikacıların bu muhteşem ülkenin bu kadar kötü bir duruma düşmesine nasıl izin verdiklerini sordular.
Ulusları, ulusal kimliği olmayanlar, Atatürk’ü kullanarak yabancı devletlerin avı haline geliyor. Recep Tayyip Erdoğan ve Mevlüt Çavuşoğlu gibi politikacılar hızla değişen dünyada ulusal egemenliği korumanın ve siyasi hareket alanını genişletmenin mümkün olduğunu kanıtlamışlardır.
Bu, 2001 yılındaki göçün merkezi zorluğu açısından vazgeçilmezdir, çünkü bu modern halk göçü Orta ve Yakın Doğu’dan, Türkiye üzerinden Almanya ve Avrupa’ya doğru akmaktadır. Birlikte bu göç dalgasına yol açan istikrarsızlıkları sona erdirebiliriz. Bunu sadece ele almamız ve istememiz gerekiyor, bunun için doğru ortaklara ihtiyacımız var. Ama mesele sadece göçün önlenmesi değil, geleceğin şekillendirilmesi, refahın korunması, geleceğin fırsatlarından adil payımızı almak.
Türkiye artık gelişmekte olan ülke değil, bugün itibariyle İtalya’nın ekonomik gücünü geride bırakmış durumda ve on yılın sonuna kadar Fransa’dan daha güçlü bir ekonomik yapıya sahip olacak.
Türkiye, modern teknolojilerin, mobilitede hava ve uzayda, turizmde ve hizmetlerde bulunduğu bir yer. Yüz yıllara dayanan bağ, mevcut güven ve ortak çıkar nedeniyle Türkiye ekonomik gelecek, siyasi istikrar ve yeniden göç konusunda ideal bir ortaktır.
Suriye ve Afganistan’a geri dönüş, savaş sonrası dönem sona erdi. Öğrenilmiş siyasi kesinlikler artık geçerli değil. Gerçek dostları tanıma ve güvenin geliştiği bir temel üzerinde geleceğe doğru ilerleme zamanı gelmiştir. Eğer buna cesaret edersek, Almanya ve Türkiye birlikte gelişecektir.”
AfD, Almanya siyasetinin son 10 yıldaki en hızlı yükselen partilerinden biri olarak öne çıkıyor. Aşırı sağcı bir parti olarak kabul edilen AfD, üyelerinin zaman zaman Nazi söylemleri nedeniyle zor duruma düşse de, son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Almanya’nın en başarılı ikinci partisi oldu. Almanya’nın mevcut şansölyesi Scholz’un Sosyal Demokrat Parti’si ise üçüncü sırada kaldı.
Avrupa Birliği’nin ana motoru olan Almanya sanayisinin durgunluğu ve resesyon beklentileri, Almanya toplumunda AfD’nin aşırı sağcı kimliğinin ikinci planda kalmasına ve ekonominin rayına girmesi için bir alternatif partiye dönüşmesine yol açıyor. Özellikle pandemi döneminin ekonomik etkilerinin ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avrupa’nın siyasi ve ekonomik dengesini sarsmasının Avrupa genelinde aşırı sağ rüzgarına yol açtığı bir dönemde, AfD, bu rüzgarın Almanya’daki merkezi konumunda.
Avrupa Birliği şüphecisi olarak da bilinen AfD, göç ve çokkültürlülük konusunda kesin çizgilere sahip. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Ukrayna’ya verilen desteğe de karşı.
AfD seçmenlerinin yüzde 87’si, parti doğru konuları gündeme getirdiği müddetçe aşırı sağcı yatkınlıklara önem vermediğini kaydediyor.
Dr. Maximilian Krah, hem ülkesinde hem de Avrupa siyasetinde tartışmaların merkezinde yer almış bir isim. Krah, Nazilerin paramiliter gücü SS organizasyonu için “Her üyeleri otomatik olarak suçlu kabul edilemez” demiş ve bu değerlendirme nedeniyle, Avrupa Parlamentosu seçimlerinden çekilmek zorunda kalmıştı.
GÜNCEL
2 saat önceGÜNCEL
3 saat önceDÜNYA
4 saat önceGÜNCEL
4 saat öncePOLİTİKA
4 saat önceGÜNCEL
4 saat önceGÜNCEL
4 saat önce